Sporun en üst seviyesidir olimpiyatlar. Dünyanın en iyi sporcuları ve takımları kendi disiplinlerinde kürsüye çıkmak için çaba harcar. Atatürk de olimpiyatların önemini çok iyi biliyordu.
Yeni Türkiye’nin dünyaya kendini tanıtması, yapılan reformların, değişimlerin duyurulması için olimpiyatlardan daha iyi bir fırsat bulunamazdı. Türkiye Cumhuriyeti’nin sporcularının boy gösterdiği ilk olimpiyat 1924 Paris’ti. Yeni kurulan, ekonomik sıkıntılarla boğuşan Türkiye için olimpiyatlara sporcu göndermek lüks olarak görülebilirdi.
67 BİN TL ÖDENEK
Ancak Atatürk hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı. 16 Ocak 1924 tarihli kararname ile olimpiyatlara hazırlanmak için önce 17 bin, sonrasında da 50 bin olmak üzere toplam 67 bin TL’lik ödenek ayrıldı.
Türkiye adına olimpiyatlarda 3 atlet, 3 bisikletçi, 1 eskrimci, 4 güreşçi ve 19 futbolcudan oluşan bir spor kafilesi mücadele etti. Türk sporcular, 1924 Paris Olimpiyatları’nda başarılı olamadı. Ancak Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni tüm dünyaya tanıtmış, ayrıca sportif tecrübeler de elde edilmişti.
SPORCU SAYISI ARTIYOR
1928 Amsterdam Olimpiyatları’na 40 sporcumuz katıldı. 1932 Los Angeles Olimpiyatları’na yüksek maliyet nedeniyle sporcu gönderemedik. Arka arkaya çıkan yasalarla yerel yönetimlere spor alanları ve statlar inşa etme zorunluluğu getirildi. Türk Spor Kurumu kuruldu. Bu hamleler kısa sürede sonuç verdi. Türk Spor Kurumu’nun iki yıllık çalışmaları sonunda, 827 olan sporcu sayısı 27 bin 631’e, 13 olan bölge sayısı da da 63’e çıkmıştı. Bu çabalar, 1936 Berlin Olimpiyatları’nda meyvesini verdi.
SONUNDA KÜRSÜYE ÇIKTIK
Nazilerin gölgesindeki olimpiyata Atatürk büyük önem veriyordu. Olimpiyat sporcularının hazırlanması için hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadı. Türkiye, olimpiyat tarihindeki ilk madalyasını serbest güreş kategorisinde mücadele eden Mersinli Ahmet (Kireççi) ile kazandı. 79 kiloda güreşen Mersinli Ahmet, olimpiyat 3.sü olarak Türk spor tarihine geçti. Türkiye, Berlin Olimpiyatları’nda en parlak zaferini grekoromen güreş kategorisinde mücadele eden Yaşar Erkan’la kazandı. Yaşar Erkan, 61 kilo müsabakalarında 1. olarak altın madalya elde etti.
TOPLAM 104 MADALYA
Atatürk’ün büyük uğraşlar sonucu temellerini attığı Türk sporu kısa sürede gelişim gösterdi. 2. Dünya Savaşı nedeniyle 1942’de olimpiyatlar düzenlenmedi ama 1948 Londra Olimpiyatları’nda alınan toplam 12 madalyalık rekor 13 madalyanın kazanıldığı 2020 Tokyo Olimpiyatları’na kadar kırılamadı. 1936 Berlin’de Ahmet Kireççi ve Yaşar Erkan’la başlayan süreçte Türk sporcular 41 altın, 27 gümüş ve 36 bronz olmak üzere olimpiyatlarda toplam 104 madalya kazandı.
EV HEDİYE ETTİ
Yaşar Erkan’ın final maçının sonucunu Mustafa Kemal telefon başında bekliyordu. Telefon çaldı, karşıdaki ses, “Yaşar başardı paşam” dediği anda belki de dünyanın en mutlu insanıydı Mustafa Kemal.
“Kendin küçüksün ama memleket için çok büyük bir iş yaptın. Çok yaşa Yaşar” sözleriyle Yaşar Erkan’ı onurlandırdı. Gazetelerin birinci sayfalarını Yaşar Erkan’ın şampiyonluk haberi süsledi, “Stadı dolduran belki de Türk bayrağını hiç görmemiş olan binlerce insan şanlı bayrağımızı sürekli bir şekilde alkışladılar” ifadeleri yer aldı.
Atatürk, İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ’a bir talimat vererek Yaşar’ı Sultanahmet’te bir evle ödüllendirdi.
EFSANELER YETİŞTİ
Cumhuriyetin ilk 100 yıllık tarihinde birçok başarılı sporcu yetiştirdik. Gazanfer Bilge, Celal Atik, Yaşar Doğu, Mustafa Dağıstanlı, Hamza Yerlikaya, Naim Süleymanoğlu, Halil Mutlu gibi efsaneler Türk Bayrağı’nı göndere çektirdi.
2020 Tokyo’da Mete Gazoz ve Busenaz Sürmeneli şampiyon oldu. Takım sporlarında da büyük başarılar kazandık. A Milli Takımımız 2002’de dünya üçüncüsü oldu, Galatasaray 2000’de UEFA Kupası kazandı. Vakıfbank, Eczacıbaşı, Fenerbahçe’nin voleybolda, Anadolu Efes ve Fenerbahçe’nin basketboldaki nice şampiyonlukları göğsümüzü kabarttı.
ATATÜRK’ÜN KIZLARI
Ulu Önder, Türk kadınının her alanda olduğu gibi sporda da şampiyonluklar kazanmasını çok istemişti. 1936 Olimpiyatları’na ilk kez iki kadın sporcumuz gitti. Yıllar geçtikçe kadınlarımız gücünü dünyaya gösterdi.
Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın…” Mustafa Kemal Atatürk, yeni Türkiye’nin ancak kadınların sosyal hayata girmesiyle kalkınacağına inanıyordu. Türk kadınının sporda da söz sahibi olması, Ulu Önder’in en büyük hayallerinden biriydi. Türkiye, ilk kez 1936 Berlin Olimpiyatları’na kadın sporcu gönderdi: Suat Fetgeri Aşeni ve Halet Çambel. Aşeni ve Çambel, eskrimde Türkiye’yi temsil ederken aynı zamanda olimpiyat oyunları tarihindeki ilk Müslüman kadınlardı.
ŞENYURT TARİHE GEÇTİ
Sonraki yıllarda yapılan olimpiyatlara katılan kadın sporcu sayısı gitgide arttı. Ancak beklenen madalyalar uzun süre gelmemişti.
Türkiye’ye olimpiyatlarda madalya kazandıran ilk sporcu 1992 Barcelona’da üçüncü olan judocu Hülya Şenyurt oldu. 2004 Atina’da Nurcan Taylan ve 2020 Tokyo’da Busenaz Sürmeneli altın madalya kazandı.
A Milli Kadın Voleybol Takımımız, cumhuriyetin 100. yılında Milletler Ligi ve Avrupa Şampiyonluğu zaferleri kazanarak Büyük Atatürk’ün çizdiği yolda yürümeye devam etti.